3 Mayıs 2017 Çarşamba

GÜNDEME DAİR DEĞERLENDİRME

Türk Milliyetçileri Muhalif Hareketi; beraber yürümek zorundasınız; vebal altındasınız
Sayın Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Ogan, Koray Aydın ve diğer saygın isimler; ne yapıp, edip tek ses olmanız gerekiyor. Başlattığınız "İtiraz hareketi"nin kurumsal kimliğe kavuşmasına kadar, sizlere bağlanan ümitlerin akamete uğramaması için gerekirse eş başkanlığa bağlı bir süreci de göze almanız ile Türk tarihinde yaşanmakta olan bir kırılmayı salimen atlatabiliriz.
...
Aksi durumda yüklendiğiniz misyon gereği nefsi arzularınızın peşine takılmış olmanın vebali altında ezilir gidersiniz; bu da yetmez, bundan sonraki siyasi itiraz kültürüne kötü bir örnek olarak kalırsınız. Şunu özellikle bilmelisiniz ki; Türk milliyetçilerinin dile getirdiği hayır söyleminin önündeki onurlu isim tek bir kişi değil; tek tek önce sizlersiniz, sonra da bizleriz.
...
Birileriniz anaç, diğerleriniz babaç rolünüzü ortaya koyarak, beklentilerimizin gereğini yapmak zorundasınız. Sizler bizim önümüzde gittiğiniz sürece; güvenimizi, inancımızı oraya, buraya, şuraya peşkeş çekmediğiniz sürece sırtınızı dayayabileceğiniz dağ olmaya hazırız.
...
Lütfen hata yapmayınız. Başlattığınız hareket umulanı verdiği an ilelebet Türk gençliğinin ilham kaynağı ve aynı zamanda haksızlık, hukuksuzluk ve keyfiyete karşı isyanın sembol isimleri olacaksınız.


Tarafsız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; Seni çok özleyeceğiz(!)
Vay be, ne sürprizler yaşıyoruz değil mi?
Tüh be, işler ne de güzel; tıkır tıkır gidiyordu oysa ki. Allah'ı var; çok da tarafsızdı Sayın Cumhurbaşkanımız(!) O kadar hassastı ki; her davranışı, icraatı adeta bizlere Hz. Ömer'i hatırlatıyordu(!) Seçimler arifesinde ezkaza yanlış anlamalara meydan vermemek ve haksız rekabet kanaati oluşmaması için makam arabalarından inip, garajda bekleyen özel arabalarına binerdi(!)
....
Hele ki bir ara öyle bunalmıştı ki özel sohbetlerde içinden geldiği partisinin taraftarları adeta isyanlarını dile getiriyorlardı; "Seni bu makamlara biz taşıdık; bizlere bunu nasıl yaparsın'' diyerek, kendisinden iltimas bekliyorlardı(!) Oysa İslam ahlakı iliklerine kadar işlemiş, günlük yaşantısını da bunun üzerine dizayn edip, sürdürüyordu(!)
...
Sahip olduğu kamu otoritesi gereği millete dağıttığı hizmetler sırasında sanki Hz. Ömer elinde keskin kılıcı ile karşısına dikilip kendisini gözetliyordu(!) İşte bu psikolojik halini; içinden çıkıp geldiği partisinin mensuplarına anlatamamanın sıkıntısını yaşıyordu her defasında(!) Bir tarafta kendilerine çok şey borçlu olduğu partisinin mensupları; diğer tarafta eşit dağıtılması gereken hak, hukuk, adalet(!) Oysa ki en ufak bir iltimas karşısında Allah'ın huzurunda nasıl hesap verebilirdi ki(!) Hatta bir ara bu konuda taraftarlarını bilgilendirmek, öfkelerini yatıştırmak için bir ilahiyatçıya talimat vererek, görevlendirmişti(!) O ilahiyatçı da ''Sen koskoca bir devleti yönetiyorsun; devletin bekası için sana öfkesini ifade eden taraftarlarına iltimas geçebilirsin'' diye fetva verince doğrusu çok rahatlamıştı(!)
...
Artık Sayın Cumhurbaşkanımız çok rahat edecek bundan böyle. Çünkü tüm milleti kucaklayabilme ve tarafsız gözükme adına kendisini çok yıpratıyor, telef oluyordu(!) Bu hassasiyeti nedeniyle de partisinden hayli uzak kaldı. Artık hasret bitti. Sayın Cumhurbaşkanı yüce Türk milletinin ''Kahır ekseriyetinin'' kabul ettiği anayasadan aldığı yetki ve güç ile partisine döndü(!) Bu hasretin bitmesinin yarattığı mutluluğun yansımaları uzun süre kutlamalarla devam edeceğe benziyor. Yalnız, bu arada Melih Gökçek'e söylesinler; yanlış saat kurup, gündüz ışığında havai fişek gösterisi yapmasınlar, gece karanlığını beklesinler. 

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder