Türk milliyetçileri içinden niçin sol
kadar sanatçı çıkmaz; bilgi ise bilgi, yürek ise yürek; hepsi var ama niçin sol
kadar sanatçı yetişmez. Mesela Sayın Devlet Bahçeli'nin ülkücü bir yazarın imza
gününe veya ressamın sergisinin açılışına katıldığı duyulmuş veya görülmüş
müdür. Maalesef ''Lider, doktrin,
teşkilat eleştirilemez'' gibi sosyoloji biliminin mantığına aykırı, şahsiyetli kişiliğe sahip
hiç kimsenin kabullenemeyeceği uydurma kaidenin; kurumsal kimliğin dayattığı
tehdide dönüşmesi ile ne sanatsal ne de fikri gelişim sağlanamamış, dolayısıyla
üretim de olmamıştır.
...
Aşağı yukarı lise yıllarımdan beridir
sürekli bunun nedenlerini sorgulamışımdır ama kendimce bulduğum sonuçları da
söylemekten çekindim doğrusu. Bir yerde mahalle baskısı diyebiliriz. Türk
milliyetçileri olarak sürekli doğru dürüst muhalif duruş sergileyerek, doğru
bildiğimizi anlatamadık. Hep savunma pozisyonunda kaldık maalesef.
...
'Milliyetçi sermaye Liberal sermaye
karşısında tamamen eridi, hatta çengel atılarak gasp edildi. Diğer yandan
hareketin nitelikli insan gücünün yıllarca hapishanelerde ömür tüketmesi;
üstüne üstlük Sayın Devlet Bahçeli'nin milliyetçi sivil toplum örgütlerine,
hele ki iş adamlarına soğuk davranması, adeta onlardan kaçması özellikle ''Milliyetçi Sermaye''nin gelişmesine, güçlenmesine
ve bunun da siyasete yansımasına mani oldu. Siyasi görüşümüzü destekleyecek
sermaye güçlü olmayınca, doğal muhalefetimizi ortaya koyup, alternatif olma talebimizi güçlü gösteremedik.
...
Lise yıllarımda neredeyse ''Sanatçı''
olmayı ''Muhalif olmak'' şeklinde anlıyordum. Hatta bir ara ''Sanatçılar niçin
hep solcu oluyorlar''diye düşündüğüm de olmuştur.
Kendim sanatçı falan değilim ama en
azından ''Aykırı insan görünümüm'' ile Türk milliyetçilerinin üzerine sinmiş
algıyı def etmek, mesaj vermek adına kendimce saçımı uzatarak protesto şekli
geliştirdim. Bulunduğum toplantılarda, kendi cemaatimiz içinde daha önce
söylediklerim dikkate alınmıyorken, saçımı uzattıktan sonra söz alıp, konuşmak
istediğimde baktım ki insanlar ''Hele durun bakalım, şu uzun saçlı adam da
kimmiş, ne söyleyecek'' diyen bakışlarını üzerimde hissetmişimdir. Yani demem o
ki, çakma sanatçı görünümüm ile
iddialarımı anlatma yolunu seçtim, kısmen de başarılı oldum diyebilirim. Şimdi
de ''Abi komünist görünümlü milliyetçi olarak aramızda olmanla farklı bir görüntü
veriyoruz, iyi de oluyor'' şeklinde esprilerle de karşılaşıyorum.
...
Türk milliyetçiliği Hareketinin; aynen
bugün de olduğu gibi sürekli sağ iktidarların yanında olmak gibi bir
talihsizliği sonucu ''Muhalif' duruş' veya 'İtiraz' kültürü'' sol kadar gelişmemiştir.
Dolayısıyla, muhalif olma kültüründen beslenen sanatçının ''Milliyetçisi''
yeterince yetişmemiştir. Maalesef MHP'yi yönetenler olanları da adeta ''Kapı
kulu'' gibi görmüşlerdir. Muhalif olanların adeta aç ve sefillikleri uzaktan
uzaktan seyredilmiştir.
...
Artık sağın ihanetini göre göre solu
(Sosyal demokrat ulusalcı sol) anlamaya çalışan Türk milliyetçileri; ''Biz
sağcı değiliz, Türk milliyetçisiyiz'' diyerek yeni bir konsepte,
''Başkalaşmadan değişimi'' hedefleyerek muhalif duruş ile itiraz kültürünü
geliştirerek kısa zamanda pratiğe döküp, gereğini de yapmaktadır. Bunu
özellikle 1 Kasım seçim sonuçları zihinlerde olanı tetiklemiştir. Bu gelişmeyi
sanıldığı gibi özellikle de işine gelmeyenler tarafından partileşme için
yaşanan bir süreç olarak görmek mümkün değil. Türk milliyetçileri, mensupları
oldukları kurumsal kimliğin aldığı karara muhalif olmuş, itiraz ederek
geleneksel yapısındaki alışkanlığını terk ederek devrim yapmıştır. Bu nedenle
Türk milliyetçiliğinde yaşanan bu gelişme ile şimdiye kadar ne yapıldığından
ziyade bundan sonra ne düşünüp, yapacağı çok önemli hale gelmiştir.
...
Tekrar hatırlatmak isterim ki; yeni bir
sisteme geçtik ve devleti yönetmede muktedir olmak anlamında Cumhurbaşkanlığı
kurumu partilerden çok daha önemli etkin ve yetkindir. Dolayısıyla Türk
milliyetçilerinin yeniden partileşmelerinden ziyade ''İnanmışlık ve
adanmışlık'' duyguları etrafında bütünleşme sağlanarak, ortak hareket
edebilmeyi inşa etmek lazımdır. Muhalif isimlerin ne yapıp edip 2019 yılı seçim
takvimine göre kendi aralarındaki görev dağılımı da dahil olmak üzere yapıp;
belirleyecekleri cumhurbaşkanı adayı etrafında kenetlenerek çalışmalarına
şimdiden başlamaları gerekmektedir. Acizane bu manada, diğer siyasal görüşteki insanların da teveccühlerinin olduğunu gözlemlediğim, hatta CHP'nin de aday çıkarmayarak, destekleyeceğini düşündüğüm Meral Akşener, Erdoğan karşısında yeni sisteme göre başarılı olma ihtimali çok yüksektir. Bu ekibe toplumda genel kabul görmüş saygın
isimlerin de ilave edilmesi gerekir. Bu manada başarılı olup, sonuç alınabilecek;
milletin de alternatif görüp, teveccüh gösterebileceği seçenek ise seçenek,
proje ise proje budur. Doğrusu böyle bir sürecin içine de girildiğini
hissediyorum. Bunun dışındaki tüm seçenekler veya ayrışmalar MHP Genel Merkezinin ne istiyorsa onun
olmasına vesile olacaktır.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com