22 Ağustos 2014 Cuma

FİKRİMİN, ZİKRİMİN EKMEK TEKNESİ'NE


Merkezin çekim alanında olanlar veya bişekilde merkezin dikkatini çektiklerine kanaat getirenler, ''şunun şurasında ne kaldı ki'' deyip inanmasalar bile dikkat çekmiş olmanın yaratacağı ''ahde vefa''ya güvenerek çemberin içine girebilme ihtimalini değerlendirerek, sadakata devam diyorlar. Diğerlerimiz, yani benim de dahil olduğum, çembere dahil olmayı hiç düşünmeyip ama plotenik aşkla ''hareketin kendisine has heyecanını'' yaşamak isteyenler ise sanki onuncu defada söyleyeceklerimiz dikkate alınacakmış gibi birşeyleri izah etmek için hala canhıraç çalışıyor, sadakatımıza da devam ediyoruz..
Her iki taraf olarak, iflah olmaz bir yanlışın içindeyiz. Aslında birbirimizin yakasını bir bıraksak sorun çözülecek; bunada fırsat tanımıyoruz ve bu kısır döngü bir şey üretmeden devam edip gidiyor, elbetteki yazık oluyor. Bizler birşey yapamıyoruz ama başkaları çok şey yapmayı başarıyorlar ve hayli de yol aldılar.
Yazmasam, çizmesem, söylemesem;
bir yararı olurmu acaba?
Bir de böyle mi denesek...
Oğlum bağırıyor ''baba deminden beridir sana sesleniyorum, beni duymuyorsun''
Evet oğlum, ben de birbaşkasına sesleniyorum; o da beni duymuyor.
Mehmet Soral