30 Ocak 2017 Pazartesi

15 TEMMUZ VE GAYRİ KANUNİ BAŞKANLIK SİSTEMİ

15 Temmuz'un müsebbibi gayrikanuni fiili başkanlık sistemidir.

Lütfen iyi düşünelim; bizi 15 Temmuz aşamasına getiren gayri kanuni ancak fiili uygulamalı partili Cumhurbaşkanlığı uygulamasıdır. 
...
Parlamenter sistemin bütün dinamikleri ve inisiyatifi tek kişinin uhdesinde birleşince ilk önce bu tek kişinin "Zihnine sızmayı" başardılar sonra da devlete sızdılar. Burada "Tek kişi" iyi niyetli de olabilir ancak ortak aklı devreden çıkardığınız ve her şeyi ben bilirim, ben yaparım dediğiniz an illaki insanoğlunun yapısı gereği zayıf bir anınızda birileri tarafından suistimal edilebilirsiniz. Bu manada özellikle ABD ve Cemaat; iktidar olma ve gücü elinde bulundurma, vesayetin el değiştirmesi gerekliliğinden kaynaklanan hırsın önüne bir de gayri kanuni fiili başkanlık geçince devlete sızmanın önü ardına kadar açık buldular. Yani demem o ki "Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi" yani millete yutturulan başkanlık sistemi; Allah korusun 15 Temmuzların farklı versiyonlarla tekrarına cüret edilebilmesi için açık alan oluşturacak bir sistem olacağı biraz aşikar değil mi?
...
Getirilmek istenen yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde; Cumhurbaşkanının eylem ve icraatlarının denetimi ve takibini yapacak olanların Cumhurbaşkanından azade, bağımsız olması gerekir. Kendisini ve atadığı bakanları yargılayacak mahkemenin üyelerini de kendisi atarsa o mahkemeden nasıl bir karar çıkabilir düşünsenize.
...
Bir şirketin hem satışını hem de kasasını aynı adama emanet ederseniz şirketinizi suistimale açık hale getirmiş olmazmısınız? Ben emekli bankacıyım. Her zaman için her elemanın yaptığı işlemleri periyodik aralıklarla kontrol eden iç kontrol, bu da yetersiz görülüp, bağımsız denetçilerin kontrolünde dış kontrol vardır. Hiç bir zaman işi yapan göze aynı işin kontrolü yaptırılmaz; çünkü kendi hatasını fark etmeyebilir, etse bile ortaya çıkarmak istemeyecektir. Bunu partili Cumhurbaşkanlığına şamil kılacak olursak; özel hayatımdan verdiğim örnekte olduğu gibi cumhurbaşkanına kendi yaptığı icraatın denetim ve kontrolünü yine kendisine vermiş oluruz ki; OHAL ile kurtulmaya çalıştığımız musibetlerle karşılaşma ihtimalimiz her zaman olacaktır. Şunu da unutmayalım ki tek otoriteye yalakalık baki olduğundan, danışman sıfatlı insanlar sürekli haşmetli muhteremi üzmeme, keyfini kaçırmama gayretinde olacak, kral çıplak demekten kaçınacaklardır.


Trump da tek adamlılığı denedi ama yemedi; çünkü orada içselleşmiş demokrasi ve hukuk devleti var
Demokrasinin içselleştiği, başkanın değil hukukun ne dediğinin geçerli olduğu ülkelerde; Trump da olsa bir halt edemez. Bu ülkelerde darbe yapmak da kimsenin aklına gelmez, vesayet de oluşmaz. 
...
ABD'nin psikopatı bu ülkenin ismine, cismine uymayan bir karar almıştı. Altı Müslüman ülkenin insanlarının bu ülkeye girişini yasakladı ancak yine aynı ülkenin bir mahkemesi uygulamayı durdurdu. Yani demem o ki ABD yerleşik düzeni, demokrasi anlayışı Trump'a tek adamlılık denemesinin ilk hamlesinde geçit vermedi.
...
Şimdi empati yapalım ve benzer kararı bizim Cumhurbaşkanımızın aldığını düşünelim; sizce ülkemizin herhangi bir mahkemesi böyle bir durdurma kararını alabilir miydi. İşte bu nedenle gayri hukuki ve keyfi uygulamaların ülkemizde geleneksel hale gelmemesi için referandumun getirip, götürdüklerini tekrar gözden geçirelim derim.
...
Demokratik, parlamenter sistemim sağladığı ortamda bütün yumurtaları ayrı ayrı sepete koymak, ülke ve milletimizin varlığını ve geleceğini ortak akla emanet etmek varken; niçin bütün riskleri bünyesinde toplayan tek adam rejimi; "Partlili keyfi uygulamalı cumhurbaşkanlığı Sistemi"ni kabul edemli ki. 

Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder